(Bu cânım başlığı böylesi kalitesiz bir yazı için heba ettiğime inanamıyorum! Neyse bir gün ilhamım olur belki diye söyleyeyim: Bütün hakları saklıdır. © olagandisiblog lütfen.)
Hayli uzun sürelerdir bloğumdan
elimi eteğimi çekmiş olmamın, anlamlı anlamsız gerekli gereksiz mantıklı
mantıksız bir araba nedeni olmuş olabilir. Olmayabilir de. Ancak ben bu mazeretleri
sıralamaktansa direkt konuya girerek, 2012’yi kuyruğundan da olsa yakalamaya
çalışacağım, zira çok vaktim de kalmadı! (Ekleme: 2012'ye yetiştiremedim yazıyı.)
Evet, arkadaşlar, hepinizin
bildiği üzere nihayet 31 Aralık’ı ettik (ne ettik?) ve hepinizin bildiği üzere yarın da 32 Aralık 2012 değil, 1 Ocak 2013'tür. Evet, yeni bir yıla giriyoruz ve yeni yılı kutlamak saçma bir adettir; 31 Aralık ile 1
Ocak arasında biçim bakımından bir fark olsa da içerik bakımından hiçbir fark -genelde-
yoktur ve de yeni yıl için yeni umutlar, hayaller, hedeler, hödölör beslemek
bile bile lades demekten başka değildir. Bunların hepsini ben de biliyorum
bilmesine ama gene de havaya girmekten kendimi alamıyorum. Hele ki geçen
gazetede okuduğum bir yazı beni öyle havalara soktu ki, kaç gündür bu mevzu ile
ilgili düşünüyor, araştırıyor, yazıyor ve de çiziyorum. Bu çok mühim mevzuu ise
yazıyı daha fazla sündürmeden hemen açıklıyorum: 2013 yılı için dilek listesi!
Hani şu ecnebilerin “wish list” dedikleri olay.
Gazetede okuduğum yazıyı kısacık
özetleyeyim. Gazetenin yazarlarına soruyorlar: Yeni yıl için ne tür hediyeler
arzu ederdiniz? Bunlar da akıllarına ne gelirse bir güzel sıralıyorlar; kimi at
diyor, kimi it, kimi ise yolculuk filan. Ayrıca da kendilerinin de ahbaplarına
ne hediye alacaklarından söz ediyorlar. Açıkçası bu fikri çok sevdim ben, anket
ayağına ne istediğini söyle, e zaten ünlü tiplersiniz, ahbaplarınız da bu
anketi okusun hayalinizdeki zımbırtı her ne ise size alıversin. Sürpriz bunun
neresinde diye sorabilirsiniz ama hediye elde etmek -en azından bazılarımız için-
zaten sürprizin ta kendisi. Hem gereksiz ve sevimsiz bir hediye ile hem
karşıdakine yük olmak, hem de kendi moralinin bozulmasındansa böyle ufacık bir “tüyo”
vermek bence hiç de kötü bir fikir değil. Bendeniz de bu düşünce ile yola çıkıp
2013 dilek listemsi bir şey hazırladım. Tabii o yazarlar gibi bir araba dolusu
ahbap yok bende ki var olan dostların para-pul meselesini açmıyorum bile. Zaten isteklerim at, it
gibi pahalı şeyler de değil. Ancak burada bir parantez açmam gerekiyor. Söz
konusu olan KOZSY (Kendini Orijinal Zanneden Sıradan Yazar) olunca,
"KOZSY=İstek, dilek, hayal, heva, heves, tutku (?), heyecan, ihtiras (!)"
demek hiç
de abartılmış bir denklem olmayacak. Bazen düşünüyorum kendi kendime, acaba
sadece “istek”ten mi yaratıldım diye. Sonra da kendime çeki düzen verip, bir estağfurullah
çekiyorum. Neyse işte, o sonu gelmez isteklerimi, siz sevgili sevenlerim için
kısıtladım ve oldukça makul bir liste hazırladım. (Yoksa listede daktilo,
ışıklı bir akvaryum, güzel saçlı bir flört, Japonya’ya sadece gidiş uçak bileti
ve bir miktar para, kızıl peruk gibi bir kamyon müşkül istekler vardı.) Buyurun
bakalım şu zavallı kızcağız neler dilemiş:
1.Her türlü mektup, paket,
kartpostal ve posta yolu ile eve servis edilen hemen her şey (Bomba, virüs,
radyasyon gibi şeyleri pek arzulamadığım için “her şey” yerine “hemen her şey”
demeyi seçtim):
Yasampinarim ile azıcık vakit
geçirmiş olan “hemen herkes” bilir ki, şu hayatta beni en çok heyecanlandıran,
sevindiren, umutlandıran, geçmişe sünger çekmemi sağlayan (?) şey mektup ve
kartpostallardır. Kart atmayı da almak kadar seven bu bünyeye 2013 yılında da
gittiğiniz çeşitli muhitlerden -ki biliyorum, çılgınlar gibi geziyorsunuz,
gördünüz leyleği havada!- çeşitli kartlar atara umut vermeye ne dersiniz?
İnanın hiç ama hiç zor bir şey değil, hem siz de mutlu olacaksınız KOZSY’yi
durduk yere sevindirik ettiğiniz için. Bir düşünün bunu derim, naçizane. Şehir,
ülke, kıta, gezegen hiç fark etmez nezdimde.
Hey guys! Happy new year to you
all! Would you like to send some postcards to me from your lovely cities or the
amazing places you visit? I am waiting for your cards from all over the world.
Please make me happy!
皆さん、こんばんは。明けましておめでとう!新しい年に、プナルに葉書を送ってくれませんか。あたしは葉書が欲しくて、皆さんの尊い葉書を待ってまーすよ!^^♥
Not: Elbette ki şu yukarıdakileri “Bakııııın
ben gavurca biliyorum!!!” demek için yazmadım dostlar. İşte o kadar muhtacım ki
o kartpostallara, belki şansına bir iki yabancı dostuma denk gelir şu yazı da
bir kart atarlar şu mazluma diye kastım bu kadar.
2. İstediğim Kitaplar
Doğruyu söylemek gerekirse, hediye olarak
bana kitap alınmasından çok hoşlanmadığım gibi başkasına kitap almaktan da
hoşlanmam. Ayrıca da bi’ dolu kitabım var ve henüz çok azını okudum; bir dolu
da okumam gereken kitap var. Ama gelin görün ki gözüm hala ve hala kitaplarda
ki mesela birileri bana Edip Cansever’in “Sonrası Kalır II” sini alsa, ya da
okumama rağmen kitaplığımda olsun istediğim “Her Temas İz Bırakır” ile “Son
Hafriyat”ı alsa çok mutlu olurdum. Ya da “İyimserin El Kitabı/Kötümserin El
Kitabı.” Ya da Japonca ders kitapları. Gogol, hikayeleri. Dostoyevski “Yeraltından
Notlar.” Cervantes, “Don Kişot” ve bunu beğenen bunları da beğendi tarzında
diğer kitaplar, sözlükler ya da dergiler! (Çizgi roman da kabulüm.)
3. İnce yüzükler
Geçtiğimiz senelerde anlamsız şekilde birden
moda olan ince yüzükler -inci değil, ince!- benim için değişmez moda! Kabul
ediyorum, benim küt parmaklarıma hiç yakışmıyor o yüzükler ama yakıştığı kadar,
yakışmadığı kader a dostlar. Seviyorum n’apayım.
4. Ajanda
Çok şükür ki iki senedir iyi kötü ajanda
tutma alışkanlığım var ve çok şükür ki hayli durağan ve asosyal bir yaşantı
sürmeme rağmen bu alışkanlığım var. Açıkçası 2013 için zaten bir ajanda
edindim, Metis’in ajandası, ama gelin görün ki ajandasını
ajanda+günlük+not
defteri+telefon defteri+hatıra defteri+fotoğraf albümü+çiçek kurutma defteri
olarak kullanan bu tipitipe o ufacık ajanda maalesef yetmiyor. Asıl gönlümden
geçen ise geçen sene Japonya’da iken tükenen Kırmızı Başlıklı Kız yahut Alice
Harikalar Diyarında temalı şu ciciler. Mesajımı almamıştır o.
5. Ivır-Zıvır
Şu ikileme öyle güzel bir ikileme ki, her
türlü nesneyi içine alabildiği gibi, herkes için de farklı çağrışımlara yol
açabilir. (Gel de Türkçeyi sevme şimdi!) Ama işte işin zorluğu biraz da bundan
şimdi, kardeşim her şey ıvır zıvırdır, biz ne bilelim sen şimdi ne
istiyorsunuz? Sakin olun şampiyonlar. Elbette her şey ıvır ve de zıvır, ama
mesela benim sevdiğim ıvır zıvırlar var: Güzel kokular (tütsü, koku yayan
çubuk, çiçek, parfüm, krem filan), çıkartma, telefon süsü gibi zımbırtılar,
ufak tefek süsler, duvara asmalık minik tablolar, dünya haritası (yuh, bu da mı
zımbırtı?), kalem, çay kaşığı, çorap, şu bu… Böyle şeyler işte, of ki ne of,
olmuşum malın mülkün, ıvırın zıvırın kölesi ben a dostlar, a kardeşler!
6. Tiyatro Bileti
Tiyatroyu seviyorum, her türlüsünü ve her
şekliyle. Sahne beni her zaman büyüleyen ve tıpkı kartpostal gibi beni umutlara
salan nadir şeylerden biri. Bu nedenle de, isterdim ki, mesela bir sevecen
insan bir tiyatro bileti alsın bana. Tabii tek başıma gitmek için değil, onu
ben de bir şekilde alabilirim sanırım. Beraber gidelim hani tiyatroya bir
akşam. Gitmek istediğim oyunların hangi birini söylesem bilemiyorum ama Şark
Dişçisi (Ş), Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını (DT), Profesyonel (DT), Bir
Delinin Hatıra Defteri (DT), Gönlümdeki Osman Hamdi Bey (Ş), Yastık Adam (DT), Fosforlu
Cevriye(DT)… Bitmiyor işte liste.
7. Güzel Fotoğraflar
Fotojenik birisi değilim, olabileceğime de
pek inanmıyorum. Kendimi zorlayıp bir dizi estetik ameliyat geçirsem, 10 kg
versem ve dolabımı yenilesem belki bir faydası olabilirdi; ama bunlarla
uğraşmaktansa photoshop, güzel açı, güzel mekan ve yetenekli bir fotoğrafçı
bileşimleri ile belki benim de güzel fotoğraflarım olabilir, ne dersiniz? 2013
için binlerce güzel, artistik, estetik fotoğraflarım olsun istiyorum, neden
olmasın, inanırsak olur bence. (Bir el atın be bebeler! Milletin fotoğrafları
3000 “like” alıyor, üzülüyorum ben onları görüp.) [İşte böyle de yüzeysel
bir insan.]
8. Ankara’ya Bilet
Ankara, mon amour. Her şekilde ve her
mevsimde. O nedenle Ankara’ya bir bilet hiç mi hiç fena bir hediye olmazdı
benim için. Hem makul de bir istek bakın, o yazıyı okusaydınız görürdünüz;
insanlar dünya turu istiyor be!
9. Vitaminler, Moraller
MFÖ’nün “Gözyaşlarımızı Bitti mi Sandın?”
isimli aşmış şarkısını pek çoğunuzun bildiğini sanıyorum. O halde bu şarkıda
geçen “Birbirimize vitaminler, moraller verdik” cümlesini de bildiğinizi
varsayabiliriz. İşte ben, senelerdir bu cümlenin aslının hayali ile yanıp
tutuşuyorum cankuşlar. Vitamin ve moral derken elbette vitamin hapları ile
antidepresanlardan bahsetmiyorum, ha onlara da hayır demem, orası başka. Ama
cidden vitamine, morale, desteğe ve daha da önemlisi bana bunları vermek
isteyen insanlara çok ama çok ihtiyacım var. 2013’te çıkar belki böyle zat-ı
şahaneler, Allah’tan kesmiyorum umudu. Asla ve kat’a.
10. SİZ
Yüzdük yüzdük ve yazının sonuna geldik
okurlar, ha gayret. Zurnanın zırt dediği, dananın kuyruğunu kopardığı, bütün
sırların açığa çıktığı yere işte geliyoruz: Ben bu sene de, her sene olduğu
gibi siz’i istiyorum. (OOOOO-HAAAAA! O nasıl cümle ulan? Senin niyetin ne,
derdin ne, ne diyorsun sen, nasıl bir insanı okuduk biz buraya kadar!!!) Dur ve
n’olur dinle sevgili okurum. Bir okur olarak, bir dost olarak, bir seven
olarak, bir varlık olarak size ihtiyacım var, tıpkı her insanın başka insanlara
ihtiyacı olduğu gibi. 2013’te vaktinizi istiyorum. İlginizi, sevginizi
istiyorum. Arayıp sorun, benim aramamı beklemeyin istiyorum. Gidenler geri
dönsün istiyorum. Evet yukarıdaki dokuz madde biraz fazla, ne birazı, bayağı bayağı
aşmış şeylerdir, kabulüm. Ama ilgi ve sevgi para ile değil, çok bir çaba
harcamanız da gerekmez. Siz yetersiniz yahu, anlayın artık, seviyorum sizleri,
yanımda olun istiyorum. Çok mu?
Valla bu yazı nasıl başladı ve nasıl bitti,
inanın ben de anlamadım. A m a y a z d ı k l a r ı m ı n h e p s i y a ş a n m ı ş o l a y l a r d a n
e s i n l e n i l m i ş t i r v e t a m a m e n g e r ç e k t i r ! Bu sene farklı bir yeni yıl yazısı
yazmaya kalkıştım ama bakalım sonuç ne olacak?
Herkese sevdikleri işlerle meşgul olup (benim
için yazmak, araştırmak, O’ndan uzak durmak ve seyahat etmek) yalnızlıkla
istemedikleri sürece hiçbir alakalarının olmadığı güzel ve huzurlu, bomba bir
yeni yıl diliyorum. (Bomba ve huzurlu?)
Hamiş: “Yahu, bu kadar karaladın saçmaladın
da, diyelim ki biz sana bu istediklerini verdik, kârımız ne olacak bundan?!”
diyenlere; arkadaşlar siz de yapın böyle bir liste de biz de sizleri
sevindirelim. Sevelim, sevilelim bu dünya HİÇ kimseye kalmaz.